Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ‘Mevlid-i Nebi Haftası’ etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Peygamberimiz, Cami ve İrşat’ temalı ‘Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu’na katıldı.

Ankara Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleşen açılış programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, programın bereketli ve hayırlara vesile olmasını diledi.

Başkan Erbaş, 7 Ekim Cuma gecesi Mevlid-i Şerif’in idrak edileceğini belirterek, “Başlatmış olduğumuz ‘Peygamberimiz, Cami ve İrşat’ konusunu sadece 1 hafta değil 15 gün boyunca ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’yla da birleştirerek inşallah insanlarımızla bütün illerimizde, ilçelerimizde, yurt içinde, yurt dışında pek çok ortamda bu konuyu işlemeye gayret edeceğiz.” dedi.

İnsanın en temel yükümlülüğünün, mülkün yegane sahibi Allah’a borçlu olduğunu bilmek olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, “Her daim iyiye, doğruya, helal ve temiz olana yönelmek; kötülükten, günahtan, haram ve münkerden sakınmak bizim en önemli görevlerimizden birisidir ki bunun için irşada ihtiyaç var. Elbette her insan, yaratılıştan gelen özellikleri sayesinde söz konusu yükümlülüklerini ifa edebilecek bir donanıma, imkâna ve iradeye sahiptir.” diye konuştu.

Başkan Erbaş, insanların fıtratında iyiliğe olduğu kadar kötülüğe, doğruya olduğu kadar yanlışa, helale olduğu kadar harama da meyletme potansiyeli bulunduğunu dile getirerek, bu potansiyeli ne yönde kullanacağının insanın kendi hür iradesine bağlı olduğunu söyledi.

“İnsanlar yaratılış gayesinden uzaklaşma tehlikesiyle karşı karşıya”

İnsanın yaratılış gayesinden uzaklaşma tehlikesiyle her an karşı karşıya olduğunu belirten Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Bu durum, insanın hayat yolculuğunda sağlam bir kılavuza muhtaç olduğunu göstermektedir. Tercihlerini iyiden, doğrudan, haktan ve helalden yana kullanılması için ulvi bir rehberliğe daima ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Hayatın zorluk ve sıkıntıları, dünyanın mihnet ve sınamaları karşısında insanı savrulmaktan koruyacak, onun elinden tutacak, ona istikamet verecek, yolunu ve yönünü gösterecek bir irşada duyulan ihtiyaç, insanlıkla yaşıt bir hakikattir. İlk insan aynı zamanda ilk Peygamberdir. Onunla başlamıştır irşat olgusu ve bütün Peygamberler bunun öncülüğünü yapmışlardır. Bu ihtiyaca binaen Cenab-ı Hakk, ilk insandan bu yana vahiy ve elçiler göndererek hakikatin ve hidayetin yolunu göstermiştir.”

“Vahyin ve risaletin en temel hedefi, insana sorumluluklarını bildirmek, bu minvalde bir hayat yaşamanın yollarını göstermektir.” diyen Başkan Erbaş, “İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in dünyaya gönderildiği andan bugüne Allah’ın bütün elçileri, bu ideali gerçekleştirmek için mücadele etmişlerdir. Bu uğurda dünyevî her şeylerinden vazgeçebilme cesaretini ve dirayetini göstermiş; tebliğ, davet ve irşat yolunda hayatlarını ortaya koymuşlardır. Âlemlere rahmet son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’in tebliğ ve davetinin özünde de aynı gaye, aynı kararlılık ve aynı mücadele vardır.” ifadelerini kullandı.

“İnsanlık kıyamete kadar Kur’an’a ve Peygamberimizin davetine muhtaç olacak”

Başkan Erbaş, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yeryüzüne gelişi ile yolunu kaybeden ve hakikat ışığı arayan insanlara bir kurtuluş umudu olduğunu kaydederek, “Rasul-i Ekrem Efendimizin gelişi, bir ilim, irfan, hikmet ve muhabbet membaı olan örnek hayatı, insanlığı ebedi huzura kavuşturacak yolda şaşmaz bir kılavuz olmuştur. O gün insanlık Kur’an’a ve Peygamber Efendimizin irşatına, tebliğine, davetine ne kadar muhtaç idiyse bugün de en az o kadar muhtaçtır. Kıyamete kadar da bu ihtiyaç hep devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kur’an-ı Kerim’in hayatı ilgilendiren her alanda insanlığı bilgiye, hakikate, iyiliğe, doğruluğa ve güzelliğe yönelten en hakiki mürşit olduğunu belirten Başkan Erbaş, “İnsanî erdemlerin ihya edilmesi hususunda kıyamete kadar bizlere rehberlik edecek bir hayat pusulası; bizleri iki cihan selametine eriştirecek bir hidayet rehberidir. Yani bütün insanlığın o rehberle, o mürşitle tanışmaya ihtiyacının olduğunu her vesileyle dile getirmemiz gerekmektedir.” şeklinde konuştu.

Başkan Erbaş, dünyanın bunalımlar, tehlikeler ve toplumların geleceğini tehdit eden sorunlarla boğuştuğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Bir yanda işgaller, savaşlar, çatışmalar ve terör olayları insanlara hayatı zindan ederken; diğer yanda insanî, ailevî, ahlakî ve ictimaî değerlerin örselendiği, ötelendiği nevzuhur ideolojik saplantılar, insanlığın bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir. Bütün bu yaşananlar karşısında Müslümanların ve İslam dünyasının etkin ve caydırıcı bir rol üstlenememiş olması ise meselenin en vahim boyutudur. Maalesef günümüz İslam dünyası, mezhep, meşrep, ırk ve benzeri alt aidiyetleri birer ayrışma sebebi olarak görme yanılgısından kurtulmuş değildir. Bu yüzdendir ki güveni ortadan kaldıran şiddet eylemleri, vicdanları yaralayan merhametsizlikler ve ümmet birliğimizi dinamitleyen fitne çukurları içerisinde bocalayıp durmaktadır.”

“İnsanlık olarak Kur’an’a sahip çıkalım ki dünya yaşanılabilir olsun”

Dünyada yaşanan sorunların çözümü için yeniden öze dönmekten ve Kur’an’ın övgüsüne mazhar olmuş Peygamber Efendimizin (s.a.s.) ahlakını kuşanmaktan başka yol olmadığının altını çizen Başkan Erbaş, “İslam bunun için gönderilmiştir yeryüzüne. İslam yeryüzünün dengesinin bozulmasına engel olma vasıtasıdır. Müslüman da denge insanıdır. Bu dengeyi en güzel bir şekilde muhafaza edecek olan Müslümanlardır. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de İslam’ı bir nimet olarak gönderdiğini ifade buyurmaktadır. Bu nimete bizim sahip çıkmamız gerekir. Bütün insanlık olarak bu nimete sahip çıkalım ki dünya yaşanılabilir bir hale gelsin.” açıklamasında bulundu.

“İrşat, temelde Allah’ın elçilerinin ve onların varisleri olan âlimlerin omuzlarına yüklenmiş olmakla beraber esasen her Müslümanın gücü ve imkânı nispetinde mükellef olduğu bir kulluk görevidir.” diyen Başkan Erbaş, “Müslümanlar olarak bizler, önce kendimizden başlamak üzere çevremizi ve bütün insanlığı Kur’an’ın ve sünnetin hayat veren ilkeleriyle, değerleriyle, mesajlarıyla buluşturmak durumundayız. Bu bağlamda Kur’an’ı Kerim’i ve sünnet-i seniyyeyi doğru anlamak büyük önem arz etmektedir. Peygamber Efendimizin davet ve irşat yöntemini iyi anlamamız gerekmektedir.” dedi.

Başkan Erbaş, camileri sadece namaz kılınan mekanlar olarak görülmemesi gerektiğini Mescid-i Nebevi gibi mektep vazifesini yürütmesi gerektiğine işaret ederek, cami içi ve dışı irşat faaliyetlerinde dil, söylem, tavır, tutum ve üslubun önemine vurgu yaptı.

“Aklı ve insafı ortadan kaldıran din anlayışı Kur’an ve sünnetten dayanak bulamaz”

Hazreti Muhammed’in tebliğ ve davetinin asıl tesirinin insanlara telkin ettiklerini bizzat kendi hayatında yaşamasından kaynaklandığını vurgulayan Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Peygamberimizin (s.a.s.) anlattığı İslam, ayakları sağlam bir şekilde yere basan, yaşanabilen, uygulanabilen bir hayat nizamıdır. Efsaneleşmiş, hayattan koparılmış ve hatta beşerin takatini aşan bir hüviyete büründürülmüş din tasavvurunun onun hayatında karşılık bulması mümkün değildir. Aklı, zihni, izan ve insafı ortadan kaldıran bir din anlayışının Kur’an ve sünnetten dayanak bulması mümkün değildir. İslam, kalbe hitap ettiği kadar akla da hitap etmektedir. Duygulara dokunduğu kadar, zihinleri de inşa etmektedir.”

Başkan Erbaş, özensiz bir şekilde kullanılan dil, söylem, üslup ile tavrın insanların haktan ve hakikatten daha da uzaklaşmasının zemini olabileceği uyarısında bulunarak, “Sözün tesiri, doğruluğunda ve güzelliğindedir. Güzel söz söylemek ve sözü güzel söylemek gerekir. İslam ve Peygamber Efendimiz adına söyleyeceğimiz sözün günümüz insanının zihin dünyasında nasıl yankı bulacağını mutlaka hesaba katmalıyız. Şayet söylediğimizde yanlış anlaşılacaksa orada susmak, konuşmaktan daha eftaldir.” ifadelerini kullandı.

İslam’ın hak hakikat, adalet, merhamet ve güzel ahlak ilkelerinin bütün insanlığa ulaştırılması için çağın gerçekliklerini dikkate alan bir irşat metodu geliştirmek gerektiğinin altını çizen Başkan Erbaş, “Peygamberimiz, Cami ve İrşat temalı bu sempozyumun bu bağlamda önemli neticeleri olacağına inanıyorum. Burada sunulacak tebliğler ve yapılacak müzakereler, on dört asır önce Mescid-i Nebevi’den yükselen sözü, nebevi bir üslupla günümüze taşıma noktasında bizlere önemli ufuklar açacaktır. Peygamber Efendimizin cami merkezli davet, irşat ve medeniyet inşa faaliyetleri hususunda ciddi bir farkındalık oluşturacaktır.” diye konuştu.

Başkan Erbaş, Vesiletün-Necat Gelenekli Sanatlar Sergisi’nin açılışını yaptı

Diyanet İşleri Başkan Erbaş, ayrıca “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” ile “Mevlid-i Nebi Haftası” etkinlikleri kapsamında Ankara Kocatepe Camii altında Türkiye Diyanet Vakfı Genel Merkezinde sergilenen  “Vesiletün-Necat Gelenekli Sanatlar Sergisi”nin de açılışını yaptı.

Açılıştan sonra sergiyi gezen Başkan Erbaş, yetkililerden eserler hakkında bilgi aldı.