Paylaş Facebook Facebook Facebook
10 мая 2024 г.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti

 

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti
  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistin konulu hutbe irad etti

 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ankara’da Mescid-i Aksa Solmaz Akduman Camii’nde “Filistin İslam Yurdudur, Mescid-i Aksa Müslümanların Ortak Değeridir” konulu hutbe irad etti ve Cuma namazı kıldırdı.

Aziz Müslümanlar!

Bizleri yoktan var eden, kulluğuna kabul eden, tevhitle gönüllerimizi birleştiren Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.

Ümmeti olmakla şerefyap olduğumuz Hz. Muhammed Mustafa’ya sonsuz salat ve selam olsun.

Şehirlerin anası emin belde Mekke’ye, bağrında Allah Resûlünü (s.a.s) barındıran münevver şehir Medine’ye, Peygamber Efendimizin (s.a.s) emaneti darüsselam, barışın yurdu olan Kudüs’e selam olsun.

Cumanız mübarek olsun aziz kardeşlerim.

Peygamber Efendimiz (s.a.s), Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmamızı, orada yaşayan kardeşlerimize destek olmamızı çeşitli vesilelerle bizlere haber vermektedir. Zira Kudüs, İslam yurdudur, Medinetü’l-Enbiyadır, darüsselamdır, nice peygamberin aziz hatırasını taşıyan mukaddes bir beldedir. Mübarek beldeler Mekke ve Medine bizim için ne kadar değerli ve kıymetliyse Kudüs de, Mescid-i Aksa da o kadar mukaddes ve değerlidir, kıymetlidir.

Müslümanların ortak değeri olan Mescid-i Aksa ise ilk kıblemizdir. Mescid-i Aksa, Kudüs’ün kalbidir. Mescid-i Aksa, Allah Resûlünün (s.a.s) bize emanet ettiği Kabe ve Mescid-i Nebevi’den sonraki üçüncü haremimizdir.

Aziz Kardeşlerim!

Kudüs, tarih boyunca Müslümanların idaresi altında kaldığı müddetçe hep barışın yurdu, barışın sembolü olmuştur. Tarihe bakın! Kudüs’te yaşatılan barış ruhu aynı zamanda Kudüs’ün sınırlarını aşmış, dünyanın pek çok yerinde o barış hakim olmuştur. Kudüs’te, Filistin’de yok edilen barış, işgal sebebiyle sona erdirilen barış, dünya barışının da bozulmasına sebep olmuştur. Tarih bunun şahididir.

Hz. Ömer sayesinde kaostan, zulümlerden kurtulan Kudüs, 4 asır boyunca dünyaya Kudüs merkezli bir barışı getirmiştir. Ama 4 asır sonra 1099 yılında Haçlıların işgaliyle 88 sene boyunca zulmün, katliamın, sürgünlerin merkezi yapılan Kudüs aynı zamanda dünyada da barışın son bulmasına, başka şehirlere de o kaosun, o zulmün yayılmasına sebep olmuştur. Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordusunun Haçlı işgaline 1187 yılında son vermesiyle Kudüs yine 8 asır boyunca Müslümanların idaresinde barışın yurdu olmuş, aynı zamanda oradaki barış dünyaya da barış getirmiştir.

Aziz Kardeşlerim!

Sadece Müslümanlar değil, inancı, ırkı, dili ne olursa olsun herkes bu kadim beldede ibadetini rahatça yapabilmiş, huzur içinde yaşayabilmiş; canlarını, dinlerini, mallarını, namus ve iffetlerini en güzel bir şekilde koruyabilmişlerdir. Ancak işgal zamanlarında bunların hiçbirisi yaşanamamıştır.

Kardeşlerim!

Tarihte olduğu gibi bugün de Kudüs işgal edildiği günden beri huzura ve barışa hasrettir. Başta Gazze olmak üzere Filistin Coğrafyasının tamamı mahzundur. Dünyanın gözü önünde Müslümanlar, çatışma, hakaret, ölüm ve zulümlerin gölgesinde yaşamaktadır. Siyonist zalimler, işgalciler, kadın, bebek, yaşlı demeden Müslümanlara soykırım uygulamaktadır. Savaş hukukunu ayaklar altına almakta, okulları, hastaneleri, mabetleri bombalamaktadır.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunu hep söylüyorsunuz, biliyoruz, bir faydası olmuyor. Olacaktır inşallah. Biz söylemeye devam edeceğiz. Dünyanın dikkatini çekmeye devam edeceğiz. Elimizden gelen yardım ne ise elimizle, dilimizden gelen yardım ne ise bunu söylemeye, yapmaya devam edeceğiz. Umutsuzluk yok. Rabbimiz, “Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyiniz.” buyuruyor. Daha çok neler yapmamız gerekiyorsa onu yapmak için tüm Müslümanlar olarak birlik, beraberlik içerisinde hareket etmek için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. “Söylüyoruz, söylüyoruz bir faydası olmuyor.” umutsuzluğuna düşmeyeceğiz inşallah.

Değerli Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir?”

Sözümüzün ulaştığı yerlerdeki tüm insanlara sesleniyorum. Dijital medya, medya, sosyal medya aracılığıyla kime ulaşabiliyorsak onlara seslenmek istiyorum:

Ey insanlar!

Kargaşayı körükleyenler, savaştan beslenen zalimler asla felaha kavuşamayacaklardır. Bugün kazandıklarını zannetseler de asıl kaybeden onlar olacaktır. Tarih bunun şahididir. “Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur.”

Peygamber Efendimizin (s.a.s) buyurduğu üzere, “Zulüm, zalim için kıyamet gününde zifiri karanlıktır.” Hem dünyada hem ukbada hem ahirette onların sonu berbat olacaktır inşallah.

Bugün buradan vicdan sahibi bütün insanlara seslenmek istiyorum: Dün olduğu gibi bugün de Filistin’i ve Kudüs’ü işgal etmek, sadece bu bölgede değil, bütün yeryüzünde kaos çıkarmak demektir. Görüyorsunuz, Kudüs’te, Filistin’de, Gazze’de olan olaylar dünyanın her yerinde tepki çekiyor, dünyanın her yerinde kargaşalara sebep oluyor. Barışı değil, zulmü bütün dünyaya yaymak demektir. Bu yangını söndürmek, zalimlere “Dur!” demek insanlık ailesi olarak hepimizin ortak görevidir. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, mazlumun yanında yer almak, zalime karşı elden gelen her şeyi yapmak Müslümanlar, tüm vicdanlı insanlar olarak hepimizin vazifesidir.

Buradan dünyada yaşayan bütün Müslümanlara sesleniyorum:

Ey Müslümanlar!

Bugün başta Gazze olmak üzere Filistin’i işgal edenler, ümmet-i Muhammed’in dağınıklığından güç bulmaktadır, bundan cesaret almaktadırlar. Mazlumların feryadı arşa uzanırken, yegane çözüm bizlerin bir araya gelmemiz, zulme ve işgale karşı yekvücut olmamızdır.

Aziz Kardeşlerim!

Şu husus bilinmelidir ki, Allah’ın izni ve yardımı, dünyanın dört bir yanındaki vicdan sahibi insanların ayağa kalkması ve ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberlik içinde hareket etmesiyle, Filistinli, Gazzeli kardeşlerimiz kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkanına bir gün mutlaka kavuşacaktır. Birlik olalım, barış için, masumların, mazlumların kurtuluşu için tüm insanlık ailesi olarak bu katliamın durması için birlikte hareket edelim.

Kardeşlerim!

Bu hafta Vakıflar Haftası’dır. Bizim medeniyetimiz, vakıf medeniyetidir. Peygamber Efendimizden (s.a.s) günümüze kadar vakıflar hep var olagelmiştir. Bize düşen, bu medeniyete hep birlikte sahip çıkmaktır.  Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, “İyilikte ve takvada yardımlaşınız, kötülükte, günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız.” buyurmaktadır. İşte en büyük iyilik, mazluma ve mağdura yardım etmek, onları zalimlere karşı korumaktır. Müslümanlar olarak bizler bugün, dünyanın gözü önünde katliama ve soykırıma maruz kalan Gazzeli masumları, bebekleri, kadınları zalim işgalcilerin elinden kurtarmak için tüm vakıflarımız, derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız aracılığı ile bütün imkanlarımızı seferber etmeliyiz.

Hutbemi Sevgili Peygamberimizin (s.a.s) şu uyarısıyla bitiriyorum: “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”