Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kocaeli'de tarihi Fevziye Camii’nde hutbe irad etti, ardından cuma namazı kıldırdı
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz kusursuz bir kâinat yarattı. Uçsuz bucaksız bu kâinatta dünyayı, kulları için en güzel bir şekilde var etti. Onun imar ve ihyasını, cennetten yeryüzüne indirdiği ve halifesi kıldığı biz Âdemoğluna emanet etti. Hak duyarlılığı ve sorumluluk bilinciyle çevremize muhabbet ve merhamet beslemeyi, onu koruyup gözetmeyi emretti. Her alanda olduğu gibi doğal kaynakların kullanımında da israf, sömürü ve açgözlülükten kaçınmayı öğütledi. Cenab-ı Hak ayet-i kerimesinde; “Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez” buyuruyor.
Aziz Kardeşlerim!
Allah’ın yarattığı kâinatı okuma ve anlamlandırmada en güzel rehber Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’dir. Onun tabiata bakışı ibret, hikmet, rahmet ve tefekkür merkezlidir. Allah Resûlü (s.a.s), Mekke’de ve Medine’de “Harem Bölgesi” ilan etmiş, bir bakıma doğal koruma alanları oluşturmuştur. Akıp giden nehirden abdest alırken dahi suyun israf edilmemesini emrederek suya vefasını göstermiştir. “Uhud bizi sever, biz de onu severiz.” diyerek dağa muhabbetini izhar etmiştir. “Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı dikin.” buyurarak tabiata karşı sorumluluğumuzu hatırlatmıştır. “Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun.” uyarısıyla mümine yakışanın bütün canlılara merhamet olduğunu beyan buyurmuştur.
Kıymetli Müslümanlar!
Son iki asırda insanlık ailesi maalesef, kendisine emanet edilen dünyanın kıymetini bilemedi. Tabiatın dengesini bozdu, çevreyi hoyratça kullandı. İsraf ve savurganlıkla her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tüketti. Neticede devasa boyutlara ulaşan çevre sorunlarına maruz kaldı. Temiz havamız kirlenmeye devam ediyor, nefesimize nefes katan ormanlar yok oluyor, sadık yârimiz topraklar çöle dönüyor, hayat pınarımız sular kuruyor. Denizlerimizin ve okyanuslarımızın düzeni altüst oluyor. Can taşıyan nice tür yok olup gidiyor. Hâsılı dünyamızın dengesi her geçen gün daha da bozuluyor.
Değerli Müminler!
Kâinatı hassas bir denge üzerine yaratan, kâinat ve içindekilerin dengesini koruma görevini insanoğluna veren Rabbimiz, Yüce Kitabında bakınız ne buyuruyor: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”
Evet, ayet-i kerimede buyrulduğu üzere, dünyanın dengesi insan eliyle bozuldu. Bugün bize düşen İslam’ın insanlığa takdim ettiği çevre ahlakını yeniden kuşanmaktır. Dünyanın sahibi değil, emanetçisi olduğumuzu aklımızdan çıkarmamaktır. Cenâb-ı Hakk’ın kâinata koyduğu hassas dengeyi bozmamaktır. İsraf ve açgözlülük hastalığından kurtulmak, kaynakları ölçülü kullanmaktır. Bir lokma ekmeği, bir damla suyu dahi heba etmemektir. Piknik ve mesire alanlarında daha bir duyarlı davranmak, çevreyi gözü gibi korumaktır. Arkamızda yaşanabilir bir dünya bırakmak için sorumlu davranmaktır. Unutmayalım ki çevreyle ilgili hassasiyet, Rabbimizin emanetine hakkıyla riayet ve gelecek nesillerin hakkını teslim etmektir.
Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz kainatı, nasıl bir denge üzerine kurmuşsa içindeki tüm ilkeleri, davranış kurallarını da bu dengeyi muhafaza etmek için bize emanet etmiştir. Biz korumalıyız. Rabbimiz, gözümüzü kainattaki dengeye, düzene çevirmemizi istemektedir, emretmektedir.
Rabb’imiz ayet-i kerimesinde; “Bakmazlar mı Allah’ın deveyi nasıl yarattığına? Gökleri, semayı nasıl yükselttiğini görmezler mi? Dünyayı dengede tutsun diye dağları yere nasıl çaktığına bakmazlar mı? Yeryüzünün nasıl sizler için döşek gibi yaydığına bakmazlar mı? İşte onun için değerli kardeşlerim Kainattaki düzen bozulduğu zaman kainatın içinde yaşayan canlıların düzeni de bozulur. O yüzden işte Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet-i kerimede bizim kainattaki düzene bakmamızı ve aynı düzeni yeryüzünde muhafaza etmemizi emrediyor.
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim’i okurken, düşünürken tefekkür halinde olmamız lazım. Kıssaları okurken, peygamberlere yüce Rabb’imizin göndermiş olduğu mesajları toplumlarına nasıl tebliğ ettiğine bakarken bunlardan ibret almamız lazım. Yeryüzünde pek çok toplum geldi geçti. O kavimler neler yaptı da cezalandırıldı, neler yaptığı da mükafatlandırıldı. Kur’an-ı Kerim’deki kıssaları okuyup bundan ibret almamız lazım. Bunun için biz millet olarak bu konulara daha bir dikkatli davranmalıyız. Gençlerimizi, çocuklarımızı bu konularda daha duyarlı yetiştirmeliyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.