Paylaş Facebook Facebook Facebook
31 Mayıs 2025 Cumartesi

“Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”

 

  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”
  • “Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir”

 

Mekke’de bulunan Türk hacı adaylarıyla bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Hac, bir okuldur, bir mekteptir. Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir. Bu süreçte insan, takvayı, sabrı, tahammülü, şükrü, sorumluluğu, dayanışmayı, fedakarlığı, ahde vefayı, sadakati ve cömertliği öğrenir.” dedi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Mekke’de bulunan Türk hacı adaylarıyla bir araya geldi.

Buradaki konuşmasına, “Hasretini çektiğimiz bu kutlu ibadeti bizlere nasip eden yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.” diye başlayan Başkan Erbaş, “Vahyin ve tarihin merkezindeyiz. Mübarek şehir Mekke’deyiz. Geçmiş ve geleceğin buluştuğu yerdeyiz. Dünyanın kalbindeyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) doğup büyüdüğü, vahye mazhar olduğu yerdeyiz.” dedi.

Başkan Erbaş, Mekke’de, ilk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem’in yaşadığını, insanlık tarihinin başladığını, yeryüzündeki ilk mescit, Kabe’nin inşa edildiğini aktararak, “Mekke-i Mükerreme diyoruz. Değerli, cömert Mekke anlamına geliyor. Çünkü Alemlerin Efendisi burada doğdu. Bütün dünyaya Alemlerin Efendisini tanıtan şehir Mekke. Bundan daha büyük bir cömertlik olabilir mi? İnsanlığa kurtuluş reçetesini sunmak kadar büyük bir cömertlik olabilir mi? Onun için Mekke-i Mükerreme diyoruz. Bu şehrin bağrından insanlığın efendisi çıktı. İslam’ın tebliği bu şehirde başladı ve Medine’de devam etti. Mekke’den Medine’ye, Medine’den medeniyete giden kutlu yol ile insanlığın hem tarihi hem talihi değişti.” şeklinde konuştu.

“Hac, müminler için arınma ve bağışlanma fırsatıdır”

Hz. Peygamberin güzel ahlakına vurgu yapan Başkan Erbaş, “Sevgili Peygamberimizin doğduğu, yaşadığı bu şehirde onun hayatını, mücadelesini, güzel ahlakını tefekkür ederek onun sünnetini yaşamaya gayret etmeliyiz.” ifadesini kullandı.

Hacı adaylarından haccı iyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulunan Başkan Erbaş, hac görevini yapanların güzel ahlaklarıyla rol model olmak gibi bir sorumluluklarının olduğunu belirtti.

Hz. Peygamberin, “Her kim hac ibadetini yapar, kötülükten, günahtan uzak durursa, anasının onu doğurduğu günkü günahsız haline dönmüş olur.” buyurduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, “Hac, müminler için arınma ve bağışlanma fırsatıdır. Hac ibadeti, müminin kendi hayatı, kalbi, niyeti, hayalleri, arzuları, nefsi, hataları ve günahları ile yüzleşerek kötülük adına ne varsa, aklından, kalbinden ve hayatından çıkarması anlamına gelir. Büyük bir azim ve kararlılıkla âlemlerin Rabbine yönelerek samimi bir tövbe, samimi bir dua ve yakarışlarla kendini affettirmesi ihtimalinin, şansının olduğu bir ibadettir. Bu şansı en güzel bir şekilde kullanmak hepimize nasip olsun inşallah.” diye konuştu.

“Hac, bir okuldur”

Başkan Erbaş, “Hac bir okuldur, bir mekteptir. Hac, bir iman ve ahlak eğitimidir. Bu süreçte insan, takvayı, sabrı şükrü öğrenir. Sorumluluğu, dayanışmayı ve fedakarlığı öğrenir. Ahde vefayı, sadakati ve cömertliği öğrenir. Sabrı, tahammülü öğrenir.” dedi.

Başkan Erbaş, Hz. Peygamberin, “Mebrur bir haccın karşılığı ancak cennettir.”  buyurduğunu aktararak, “Cenab-ı Hak hepimize nasip etsin inşallah.” niyazında bulundu.

Haccın her bir uygulamasının, İslami hayatın temel ilkelerini bünyesinde topladığı söyleyen Başkan Erbaş, şunları kaydetti:

“İhram, tavaf, safa, merve, sa’y, vakfe, ihram yasakları, tıraş olma, şeytan taşlama gibi birçok sembol ile öne çıkan hac ibadetinde asıl önemli olan, her sembolün ifade ettiği manayı idrak etmektir. Bizler, hacca niyet etmekle, yeryüzünde en büyük gayemizin, Rabbimizin rızasını kazanmak olduğunu belirtmiş olduk. Bu nedenle ‘Rabbim sana geliyoruz.’ dedik. Hac yolculuğunun bir eğitim ve değişim kararı olduğunu ikrar ederek geldik. Ruhi bir dönüşüm, ruhi bir gelişim yaşıyoruz burada. Yenilenmiş bir ruhla, taçlanmış bir kullukla döneceğiz inşallah.

Mikata geldiğimizde Elest Bezmi’nde Allah’a verdiğimiz sözü hatırladık. Mikat’tan itibaren dilimizden düşürmediğimiz telbiye, verdiğimiz bu sözün, bu ahdin ve bu misakın ikrarıdır. O’ndan başkasına “lebbeyk” ile yönelmeyeceğimizi; hamdin, nimetin, mülkün yegane sahibinin Allah olduğunu ilan etmiş oluyoruz. Mikatta ihrama girmekle, günahlarımızdan sıyrılmaya, kalbimizden benliği, bencilliği, heva ve hevesi söküp atmaya da niyet ettiğimizi de ilan ediyoruz. İhram yasaklarının bize itidal üzere yaşama eğitimi verdiğini, yani bizleri iffete, hikmete ve şecaate sevk ettiğini öğretiyor bize ihram. Bundan sonraki hayatımızda helal dairesinden çıkmayacağımıza, şüpheli şeylerden bile uzak duracağımıza, mala, mülke, makam ve mevkiye değer vermeyeceğimize söz verdiğimizi ilan ediyoruz. İhrama girerek en büyük şan ve şerefin, Rabbimize ihlas ve takva ile kulluk etmek olduğunu ilan ediyoruz. Allah’ın evi Kabe’yi solumuza alarak, kalbimizi ona yakın kılarak yaptığımız tavaflarla, kalplerimizin yegane kıblesinin Rabbimiz olduğunu, Tavaftan maksadın Kabe’nin sahibine varmak ve takvaya ermek olduğunu idrak ederek tavafımızı yapalım.”

“Arafat, bir diriliştir”

Hacı adaylarının günler sonra Arafat’a çıkacağını dile getiren Başkan Erbaş, “Arafat’a çıkış insanların, kıyamette Arasat meydanına koşmalarını, Arafat’ta toplanma ise Arasat’ta toplanmalarını hatırlatır insana. Arafat, bir diriliştir. Arafat’ta ölmeden ölümü ve yeniden dirilişi yaşıyoruz. Arafat’tan Allah’ın izniyle Müzdelife’ye, Meş’ar-i Haram’a gideceğiz. İnsan seline kapılıp yollara düşeceğiz, yürürken “Lebbeyk Allahümme lebbeyk!” diyerek telbiyelerimizi getireceğiz. Mina’da şeytanı taşlayacağız. Şeytan taşlarken Hz. İbrahim ve oğlu İsmail ile Hacer validemizin, kendilerine tuzak kuran şeytanı taşlamalarını hatırlayacağız ve sünneti ihya edeceğiz. Ayrıca atacağımız her taş ile içimizdeki bir kötülüğü de bizden uzaklaştırmaya çalışacağız.” şeklinde konuştu.

“Tüm müminlere dua edelim”

Hac yolculuğunun, hata ve kusurlara tevbe vesilesi olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, hacı adaylarından, bol bol tövbe istiğfar ile kendilerine, ailelerine, dostlarına, mazlumlara, mağdurlara, tüm müminlere dua etmelerini istedi.

Başkan Erbaş, hacı adaylarının Türkiye’ye hacı olarak döndükten sonra takvalı birer Müslüman olarak topluma güzel örnek olmaları niyazında bulundu.

“Bütün insanlığın bizden beklentileri var” diyen Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Öncelikle burada kendi kalbimize yerleştirdiğimiz inancı, tevhidi, edebi ve heyecanı asla zedelemeden, zayıflatmadan daha da güçlendirerek muhafaza etmeliyiz. Buradan ailemize şefkat götürmeliyiz. Tüm insanlığa insanca bir hayat yaşayabilmeleri için azim ve dua taşımalıyız.  Komşularımıza, akrabalarımıza, dostlarımıza bol bol rahmet taşımalıyız. Şehrimizde, ülkemizde esenlik, huzur, kardeşlik ve güvenin adresi olmalıyız. Çevremize bol bol sevgi, saygı ve muhabbet taşımalıyız.

Peygamber Efendimizin bu meydanda bıraktığı emanete sımsıkı sarılıp Kur’an ve sünnet ile yeryüzünü yeniden imar etme şuuru taşımalıyız. Buradan Peygamber Efendimizin güzel ahlakını kuşanarak dönmeliyiz. Buradan, Hz. Ebubekir’in sadakatini, Hz. Ömer’in adaletini, Hz. Osman’ın edebini, Hz. Ali’nin cesaretini kuşanarak dönmeliyiz. Burada terk ettiğimiz dedikodu, kin, nefret, cimrilik, bencillik, hased, kibir, ırkçılık gibi kalbimizi yoran manevi hastalıkları, bir daha hayatımıza asla yaklaştırmamalıyız. Burada kazandığımız güzellikleri asla terk etmemeliyiz.”