Yüce Allah’ın bizlere armağanı olan Kurban Bayramı’na kavuşmanın sevinç ve heyecanı içindeyiz. Bizleri bir kez daha milletçe huzur ve emniyet içinde bayrama ulaştıran Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.

Kurban ibadeti, Allah’a imanın, teslimiyetin ve sahip olduğumuz nimetleri Allah için feda edebilme duyarlılığının bir nişanesidir. Takva, sadakat ve samimiyetin bir tezahürüdür. Ruhları arındıran ve yücelten bu ibadet, müminlerde tevhit ve vahdet ekseninde güçlü bir bilinç ve büyük bir heyecan oluşturmaktadır. Müminleri bir taraftan Allah’a yaklaştırırken diğer taraftan da kardeşlerine yakınlaştırmaktadır.

Dini bayramlarımız, barışa, dostluğa, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe açılan muhabbet kapılarıdır. Muhabbetin, uhuvvetin, paylaşmanın, dayanışmanın ve yardımlaşmanın en güzel şekilde yaşandığı, insanların iyilik yolunda yarıştığı müstesna vakitlerdir. Bu nedenle Müslümanlar, tarih boyunca bayramları vahdet şiarı olarak görmüşler ve her daim büyük bir şevk ve heyecanla ihya etmişlerdir. Birlik ruhunun zinde tutulmasına, sevgi ve kardeşlik bağlarının güçlendirilmesine, toplumsal dayanışmanın pekiştirilmesine bayramları vesile kılmışlardır. Bu günleri, yetim ve öksüzleri sevindirmek, ihtiyaç sahiplerini gözetmek, dargınları barıştırmak, gönüller fethetmek için fırsata dönüştürmüşlerdir. İslam’ın hayata dair pek çok değerini gelecek nesillere bayramlar vasıtasıyla aktarmışlardır. Zira bayramlar, kültürel hayatta çok önemli bir yer tutmakta ve değerlerin gelecek nesillere aktarılmasında etkin bir taşıyıcı işlevi görmektedir.

Bu sebeple, inanç ve medeniyet değerlerimizin yaşanması, yaşatılması ve nesillere aktarılması hususunda bayramlarımızı vesile kılmalıyız. Aynı inanç, kültür ve medeniyetin mensupları olarak bizi bir araya getiren bu müşterek sevinç günlerinde, merhamet, muhabbet, ahde vefa, infak, fedakarlık, paylaşma, yardımlaşma gibi erdemleri karakterimizin bir parçası haline getirmeliyiz. Bayram sevincinden herkesin istifade edebilmesi için azami gayret göstermeliyiz. Başta anne-babalarımız olmak üzere aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret ederek hayır dualarını almanın çabası içinde olmalıyız. Savaşların, acıların, hüzün ve gözyaşının kuşattığı dünyamızda bayramın neşesini ümmetin her bir ferdine ulaştırmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıyız. O zaman hem yakın çevremizde hem de uzak diyarlardaki kardeşlerimizle aramızda muazzam gönül köprüleri kurulacak, kardeşlik bilincimiz güçlenecek ve böylelikle İslam’ın huzur iklimi dalga dalga tüm yeryüzüne yayılacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, vahyin şehri Mekke’den aziz milletimizin ve alem-i İslam’ın mübarek Kurban Bayramı’nı yürekten tebrik ediyorum. İdrak ettiğimiz bu müstesna günleri, hayata barış ve huzurun hakim olduğu bir dünyanın inşasına vesile kılmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Prof. Dr. Ali ERBAŞ

Diyanet İşleri Başkanı